Adı ve Soyadı: Boone Carlyle
Yaş: 22
Mesleği: Carlyle Weddings Şirketlerinin Birinin Başına Geçmiştir
Sevdikleri:
-Yardım etmek
-Sevdiklerini korumak
Sevmedikleri:
-Aldatılmak
-Hafife alınmak
Özgeçmiş:
Boone, 1982 yılında, Amerika'nın Malibu kentinde doğmuştur. Annesi Sabrina Carlyle, Carlyle Weddings Evlilik Şirketleri'nin sahibidir. Dolayısıyla Boone da, annesi sayesinde şirketlerden birinin başına geçirilmiştir. Sabrina Carlyle, Adam Rutherford'la evlendiğinde, Boone, Shannon ile üvey kardeş olmuştur. On yaşından beri üvey kızkardeşine aşık olan Boone, duygularını hiçbir zaman dile getirememiştir. Adam Rutherford'un ölümüyle kardeşi Shannon büyük bir şok geçirir, ve Fransa'ya gidip bir adamla evlenir. Dokuz ay sonra, Shannon'un evliliği başarısızlıkla sonuçlanır ve boşanırlar. Sonraki günlerde Shannon, Boone'un ona aşık olduğunu farkedip ondan para koparmak amacıyla erkeklerle çıkmaya başlamıştır. Boone, sonunda bunu farkederek Shannon'la kavga eder ve kaldığı otele gider. Arkasından da Shannon otele gelir ve birbirlerine herşeyi anlatırlar. İkisi de üzgün ve umutsuz oldukları için kendilerini kaybederek ilişkiye girerler. Sydney'den Los Angeles'a dönerlerken, ikisi de bu olay olmamış gibi davranmak için anlaşmaya varır...
Örnek RP:
Gözlerini açıp uyanan Boone, kendini kocaman odasında, rahat yatağında bulmayı planlıyordu. Ama gözlerini açar açmaz sonsuza uzanan bir mavi okyanus gördü. Heyecanla sağına soluna bakıp ne olduğunu kavramaya çalıştı. Kumsalın üzerinde insanlar, bir uçak enkazının etrafında toplanmıştı. Bazıları, enkazın içine girerek uçaktan bir şeyler alıyordu. Boone, ellerini yüzüne kapattı. Bugün, adadaki ikinci günleriydi. Dün yaşadıkları herşeyin, bir rüyadan ibaret olmasını dilemişti. Uyandığında, tekrar Los Angeles'taki evinde olacaktı, belki hiç Sydney'e gitmemiş, o olayları yaşamamış olacaktı. Ama rüya değildi işte; dün ve ondan önceki günlerde yaşadığı herşey gerçekti. Kızkardeşinin ihaneti de buna dahil.
Hemen ayağa fırlayarak, kafasındaki tüm düşünceleri unutmaya çalıştı. Enkaza doğru koşar adımlarla yürümeye başladı. Enkaz yaklaştıkça, dün gece kurtarmaya çalışmış oldukları insanları gördü. Neredeyse hepsi ayakta ve sağlıklıydı. İyi iş başarmışlardı, bu bir mucize sayılırdı. Sarışın, saçları omzuna kadar gelen bir adam, uçağın içindeki yolcuların bavullarını açıp, yararlı bulduğu şeyleri kendi çantasına dolduruyordu. Boone, yüzünü buruşturup enkazdan uzaklaşmaya başladı. Asla bir yağmacı olmayacaktı, ölmesi gerekse bile.
Biraz ileride, akıntıyla dans eden suyun kenarında oturmuş denizi izleyen Shannon'u gördü. Onun ne hissettiğini merak ediyordu. Yaşadıklarından pişman olmuş olabilir miydi? Boone'u kandırıp ondan para kopardığından, ya da onu üzdüğünden, belki de o gece olanlardan. Birkaç adım ileri yürüyerek Shannon'un yanına gitmeyi planladı, ama belki de onu biraz yalnız bırakmalıydı. Bir an, nereye gideceğini şaşırdı, ama en sonunda, kumların bittiği yerde başlayan ağaçlık alana doğru ilerledi. Belki ormanın içinde sinyal gönderebilecekleri bir aygıt bulabilirlerdi. Belki de, adanın içinde bir tatil köyü veya küçük bir şehir bulabilirlerdi. Ama Boone'un emin olduğu tek bir şey vardı; bu adadan bir an evvel kurtulmak istiyordu.
Sizin Lost teoriniz nedir?: Bana göre, adaya düşen herkesin birbirleriyle bağlantısı var. Ve o sayılar, (4,8,15,16,23,42) birçok anlama sahip. Bence o sayılar adanın bulunduğu yerin koordinatlarını belirtiyor, aynı zamanda sayılar gerçekten lanetli de olabilir.